Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar, “Kanserin bu kadar yaygınlaşmasının nedenleri arasında artan stres, tütün ve alkol tüketimi, kötü beslenme, işlenmiş gıdalar ve sanayileşmenin neden olduğu atmosfer kirliliği yer alıyor. Özellikle 50 yaş altı kişilerde kanser vakalarının son 30 yılda arttığı biliniyor. “Bu nedenle Z kuşağı olarak da bilinen kitle grubu için kanserle mücadele büyük önem taşıyor.” Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr., kanserle mücadelenin yolunun bilinçli beslenme ve tarama programlarından geçtiğini söyledi. Dr. Ozan Akıncı, “50 yaş altı kanser vakaları son 30 yılda daha da arttı. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre ülkemizde 50 yaş altı kanser vakalarının oranı %66’dır. Bu kadar ciddi bir oran göz önüne alındığında Z kuşağının kanserle mücadelesi daha da önem kazanıyor” dedi.
%7 ORANINDA ARTIŞ BEKLENİYOR.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın (IARC) bu yıl yayınladığı rapora göre, 2022 yılında 20 milyon yeni kanser vakasının ortaya çıkacağı ve bu rakamların küresel ısınmayla birlikte daha da artacağı tahmin ediliyor. tümörlerin düzensiz büyümesi. diyet, tütün ürünleri kullanımı, hareketsizlik ve stres. Dünya çapında 2050 yılında 35 milyondan fazla yeni kanser vakasının ortaya çıkması beklense de bu sayının 2022 yılında tahmin edilen 20 milyon vakadan yüzde 77 oranında artması bekleniyor. Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar ve Doç. Dr. Ozan Akıncı, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’nda kanserden korunma konusunda önemli bilgiler verdi.
“KANSERİN SIKLIĞI GENÇLERDE BİLE YAYGIN”
Genel Cerrahi Anabilim Dalı Prof. Muzaffer Sarıyar, kanserle mücadelede doğru ve bilinçli beslenmenin, fiziksel egzersizin, stresten kaçınmanın ve tütün ürünleri kullanımını bırakmanın önemli olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Günümüz dünyasında yaşam beklentisi arttı. 65-70 yaş arası bireyler artık orta yaşlı gruba giriyor. Günümüzde yaşam beklentisinin artması ve tarama yöntemlerinin gelişmesiyle birlikte kanser görülme oranları da artıyor. Ancak kanserin görülme sıklığı sadece orta yaşlı ve yaşlı bireylerde değil, gençler arasında da artıyor. “Ayrıca dengesiz ve sağlıksız beslenme, tütün ürünleri kullanımı, hareketsizlik, obezite, doğal ürünleri tüketememe, hava kirliliği, teknoloji bağımlılığı ve modern yaşam nedeniyle artan stres de kanserde rol oynuyor” dedi.
“AKDENİZ DİYETİ VÜCUT İÇİN EN UYGUN BESLENME TÜRÜDÜR”
Kanser riskinin azaltılmasında özellikle beslenmenin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Sarıyar, şöyle konuştu: “Kanser hücreleri de dahil olmak üzere vücuttaki tüm hücrelerin ana enerji kaynağı şekerdir. Yani şeker hücrelerin temel fonksiyonlarını sürdürebilmesi için gereklidir. Her vücutta kanser hücreleri vardır. Ancak kanser hücreleri hızla büyüyüp çoğaldıkları için normal hücrelere göre daha fazla şeker kullanırlar. Ayrıca aşırı şeker tüketiminin neden olduğu yağlanma ve obezite de kansere neden olur. Bu nedenle beslenmede şeker dengeli miktarda tüketilmeli ve şeker ihtiyacı kontrollü porsiyonlarda meyve ve sebzelerden karşılanmalıdır. Ayrıca doğal beslenme de önemlidir. Akdeniz diyeti vücut için en uygun beslenme türüdür. Trans yağlar yerine zeytinyağı tüketilmelidir. Sebzeler haşlama, fırınlama, buharda pişirme gibi sağlıklı yöntemler kullanılarak pişirilmelidir. Haftada en az 2-3 kez balık tüketilmeli, kızartılmış yiyecekler tüketilmemelidir. Kırmızı et yemeyi planlıyorsanız mangal ve kızartma yöntemleri tercih edilmiyor. Konserve yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Meyve ve sebzelerin de mevsiminde tüketilmesi gerekiyor” dedi.
“TEDAVİLER KONSEY İLE PLANLANMALI”
Kansere yönelik pek çok tedavi yönteminin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Sarıyar, şunları söyledi: “Cerrahi, tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi alanlarındaki gelişmelerle tedaviler gerçekleştiriliyor. Kanser tedavisi genellikle radyasyon tedavisi, kemoterapi, ilaçlar, cerrahi yöntemler, hormon tedavisi, immünoterapi ve kanser hücrelerini öldürmek için bazı yaşam tarzı değişikliklerini içerir. Tedaviler kurulu kurulların bulunduğu tam teşekküllü merkezlerde planlanmalıdır. Son yıllarda tedavilerde girişimsel radyoloji yöntemleri de kullanılmaya başlandı.
“TEDAVİDE SICAK KEMOTERAPİ DE KULLANILIYOR”
Profesör. Muzaffer Sarıyar, karın içine yayılan tümörlerin yakın gelecekte tedavi edilemeyeceği yönünde bir kanaatin bulunduğunu hatırlatarak, ileri intra-karın içi alternatif cerrahi tedavi yöntemleri olarak sitoredüktif cerrahi ve ısıtmalı karın içi kemoterapi yöntemlerinin yerini aldığını söyledi. karın tümörleri.