Ankara'daki bir hastanede, kalpte kanın doğru yönde akışını sağlayan dört kapaktan biri olan mitral kalp kapağı daha önce değiştirilen bir hasta, triküspit kapakta da aynı bozuklukların görülmesi üzerine tedavi altına alındı. . Girişimsel Kardiyoloji ve Yapısal Kalp Hastalıkları alanında uzman olarak çalışan Prof. Dr. Erdoğan İlkay ve Doç. Hastanın tedavisini Dr. Ersin Sarıçam üstlendi. Yapılan incelemelerde kalp ameliyatının hastanın yaşı ve hastalıkları nedeniyle yüksek ölüm riski taşıdığı değerlendirildi. Doktorlar, Türkiye'de yeni uygulanmaya başlanan “Trikvalf” işlemine başvurdu. Bu yöntemle hastanın vücuduna kasık bölgesinden iğne batırılarak kalp kapakçığı, karın içinden geçerek kalbe ulaşan toplardamara yerleştirildi. Başarılı geçen ameliyatın ardından hasta 2 gün içerisinde iyileşerek hastaneden taburcu edildi.
“CİDDİ BİR ALTERNATİFİMİZ YOK”
prof. Erdoğan İlkay, hastanın kalbinin sağ tarafındaki kapakta ciddi bir sızıntı olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Biz buna triküspit kapak kaçağı diyoruz. Yıllardır kasıktan başka bir kapağa takılarak mitral kapak değişimi yapıyoruz. kapakta sızıntı veya darlık Ancak sağ kalpteki bu triküspit kapak sızıntıları, cerrahi prosedür dışında ne yazık ki ciddidir.” Alternatifimiz yoktu çünkü TriClip (ameliyatsız kalp kapak tamiri) dediğimiz işlem iyi sonuçlar vermiyordu. mitral kapakta olduğu gibi triküspit kapakta da ameliyat alternatifi olmayan hastalar hayatlarını sürekli şişlik, ödem, karın bölgesinde asit dediğimiz sıvı birikmesi ve bacaklarda şiddetli ödemle yaşamak zorunda kalıyorlardı. Ancak bu tedavi yaklaşık 2 yıldır uygulanmakta ve sonuçlarının klinik iyileşme sağladığı gösterilmiştir. Hastamıza ülkemizdeki 5. veya 6. vaka olarak alt karından gelen damar yoluyla yapıldı. Göğüs ve karın bölgesinden kan toplayan bölgeye 'Superior Vena Cava' adı verilir. Büyük damara yeni kapak yerleştirilmesini gerçekleştirdik. Bu, göğüs açılmadan kasık yoluyla yapılması yöntemine dayanmaktadır. “Bu, kalbin sağ tarafından gelen sızıntının vücudun üst veya alt kısmına kaçmasını önlüyor” dedi.
“OPERASYON OLMA İMKANI OLMAYAN BİR HASTAYDI”
İşlem yapılırken kol ve boyundan gelen damarların ve karaciğerdeki toplardamarın tıkanmaması gerektiğini kaydeden Prof. Erdoğan, şunları söyledi: “Hastaya yaptığımız işlemin çok ince noktaları var. Bu tedavi yöntemiyle hastaların yaşam kalitesini artırma fırsatı bulduk. İşlemi pazartesi günü gerçekleştirdik ve hastamızı çarşamba günü taburcu ettik. Ayrıca çok hızlı bir şekilde taburcu edilmesi de çok önemli. Bu hastanın ameliyat olma ihtimali de düşük değil.” “Ameliyat seçeneği olmayan bir hastaydı. Bu hasta grubunda genellikle ameliyat sırasında ölüm oranı yüksek olduğundan bu tedavi yöntemini uygun bir şekilde seçtik” dedi. (DHA)